Sanctuary
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

başlıksız

Aşağa gitmek

başlıksız Empty başlıksız

Mesaj tarafından Irja Järvinen C.tesi Ağus. 30, 2014 6:16 pm




irja järvinen & rené de sauveterre
Irja Järvinen
Irja Järvinen

Vazife : VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

başlıksız Empty Geri: başlıksız

Mesaj tarafından Irja Järvinen C.tesi Ağus. 30, 2014 6:18 pm




bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
güneş kucağındadır, bilemezsin.


Soğuk rüzgar, adeta kırık tenine vururken; yaşlı, yumurta şeklinde ancak tepesi daha keskin olan çatının hemen altındaydı kız. Kolunu yasladığı yer çoktan buzlanmış, saçlarına peri taneleri düşmüş ve ince yüzü ise çok hafifçe gerilmişti. Üzerinde krem, uzun bir palto, onun hemen içerisinde belli belirsiz görünen bir kazak, altında siyaha kaçan kot pantalonu ve uçları dantellerle bezeli botları yerini alıyor; ara ara savrulan tutamlardan uzaklaştırdığı suratında ise aynı zamanda bariz bir merak. Elinde tuttuğu kağıt parçasını istemsizce buruşturmuş, bal rengi gözlerini ise buradan dahi seçebildiği kara gölün yakınlarına dikmişti. Kimseyi bulmaya çalışmasa dahi. Beyninde yankılanan düşüncelerden uzaklaşmak istedi bir süreliğine de olsa, bir şairin dizelerinden dahi ayrılmak ve daha nicesi. Olmadı. Bir udun sesini duydu uzaklardan, sık kirpiklerinin hemen altındaki gözleri gökyüzüne çevriliyken. Onu duydu uzaklardan, sanki onu da aralarına çağırıyormuşçasına. Bir serzenişi, bir hayali tattı sadece bu birkaç saniye içerisinde. İlkbaharın yelpazesini açarken edepsizce, düşündüğü şeyler bunların olmaması gerekse bile. Onun ruhuydu kutsanmış suyla yıkanmış olan, kadınlığını belli edinceye kadar vücudunda sonuçta; istenenden çok daha yüksek başarılara imza atan da işte bu harikulade yaratıktan öte değilken nasıl olur da zaten kendisinden farklı bir şey beklemezdiniz? Irja'nın bedeni zaten mükemmelliyeti getirmesi için bir kural ve aynı zamanda bir sualden ibretti. Kaldı ki buralardaki tünellerde ise yanlış gittiği çok yer vardı. Kişiliği, Jaska'nınki kadar güçlü veya sabredebilen değil de aksine bir kar çiçeği idi; ruhu bu kadar kızıl değilken de sadece şeffaflıktı o. Kesinlikle Irja'yı görseydiniz yahut tanısaydınız kullanacağınız kelimelerden birkaçı olurdu bunlar. Bu genç cadıyla konuşmak çünkü, size ince buzun naifliğini anımsatırdı; serapların gerçekçiliğini ve mehtabın yüzünüzü aydınlatan suretinizdeki latifliğini. Çok güzeldir o, çok kırılgan ve gerçekten de konuşup kirletmeye çekineceğiniz kadar saftır. Oh, sevgili Gaia, bu küçük bedenini yansıtırken neden bir an olup da sonuçlarından haberdar etme zahmetinde bulunmadın ki?

bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
göğsünde kuruludur orkestra, duyamazsın


Hemen yanıbaşındaki yer yer beyazlıklara sahip gri baykuş öttüğünde ancak kendisine kim olduğunu anımsatabildi. Beklediği şey bu değildi kuşkusuz. Isırarak vişne kırmızısını verdiği dudaklarında bir tebessüm oluştu, ince parmakları bu baykuşun başını sevmeye hareketlenirken. Hayatın bir tek rahat davranmadığı kendisi mi vardı zaten? Yıllar öncesini anımsıyordu; kendisini ve ruhunu oradan oraya sürüklereyek ailesini mutlu etme çabasını, olmadığı biri gibi davranarak. Buna rağmen sırf bu yüzden de asıl önemli olanları hiçbir zaman koruyamamamıştı şimdi, öyle de değil miydi? Önce olması gerekenden de az bir sevgi bahşettiği erkek kardeşini kaybetmişti o korkunç kazada; yavaş yavaş ciğerlerinin deliklerle kaplanmasını seyreylemeye zorlanmıştı. Meleth'in tılsımının her bir parçası gün yüzüne çıkarken ikizinin aynı hızda yokluğa doğru giden gemide yer almasını izlemişti o ve tüm bunlar yetmezmiş gibi kendi elleriyle toprağa vermişti bedenini. Ardından ise Jayden'ı kaybetmişti, daha altıncı sınıfın sonlarındayken onu deliler gibi mutlu eden kişiyi. Bilmiyordu öldüğünü ya da kaybolduğunu; bilmiyordu cadıyı gerçekten sevdiğini yahut sadece yalan söylediğini. Merak ediyorum, Jayden, acaba burada olsan bana ne deme cüretinde bulunurdun? Çünkü ne kadar dayanırım, ben bile bilmiyorum. Senden nefret ediyorum, hem de delicesine. Geri dönme bana, istemiyorum ne seni ne de varlığını. Ben böyle değildim, toprakla yıkanır, kimseden etkilenmezdim. Kusursuzluğun tanımı olmaya çabalardım, isterdim ki hayatım sadece ancak sadece bununla geçsin. Yağmurlarını saldın üzerime. Karanlığa siper ettiğim göğsüme sardın kara bulutları; çok değil, vakit yakındır, zaman senin için de gelecek. Üzülme ama, iyiyim ben. Yıllardı onun bariyerlerini zayıflatan ve şimdi sadece üzerinde dayanmak istediği bir omuz bırakan. İçinde biriktirip de söylemediği onlarca şey vardı ki.

Oysa şimdi sadece varlığını ayazın kalbine bırakmış, gözlerini arşa odaklamış duruyordu. Duruyordu? Hayır, bekliyordu. Belki bir umuda açılan teknenin yel almasını ve kıyıya elveda demesini, belki de sadece bunca beyazlığın içerisinde bir leke görmeyi ve onu düzeltene kadar peşinde koşmak istemeyi. Çünkü Irja'nın muhtemelen diğer insanlardan en önemli ayırıştırıcı özelliği de herkesi mutlu etmeye çabalamasıydı, bunun kendisine zarar verecek olduğunu bile bile. Bu yüzden en büyük merakının sonuçlarından olacaktı, eğer olur da gizli şairine ulaşabilirse ne diyeceği ona. Zihninin en ufak bir köşesinden geçirmediği bu düşünceye nazaran nasıl etkileneceği de bilinmeyenlerden bir tanesiydi. Irja, hazır mısın? Hazır mısın hayatını etkileyecek büyük bir olayın daha teşrif etmesine, yoksa kesinlikle reddedeceğin bir şansa sahip olmaya? Öyle umuyor değildi, öyle olması gerekiyordu. Hiçbir şekilde hayır diyemeyeceği tekliflerin olduğunun farkındaydı ve sadece bunun onun kaderini nasıl yönlendireceğini görmeliydi. Sonuçta hayatta her şey bir nedenle olur.

koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
uçar gider, koşsan da tutamazsın.


Buruşturduğu, nemlenmiş kağıdı tekrardan açıp, o çoktandır ezberlediği dizeleri okudu usulca. Kim olduğuna dair bir fikri var mıydı? Hayır; ancak cevabı öğrenmenin de karşı konulamaz bir cazibeye sahip olduğu yadsılanamaz bir gerçekti. Sonuçlarını önceden düşündüğü ya da düşünmediği bu hareketi doğrultusunda sırtını dikleştirdi ve cebinden bir tüy kalem çıkarttı ve hemen herkesin yapacağı bir şeyi yaparak mektubun arkasına kısacık, cevap namına bir şeyler karaladı. Sen kimsin? Soru işaretinin hemen altında bir saniyelik tereddütünün eseri olarak düşen ikinci bir mürekkep damlası bir ağacın dalları misali kağıtta yayıldı ve hemen arkasındaki dizeleri kirletti. Aynadaki gözümde bir bulut... Kağıdı yine aynı tereddüt yüzünden titreyen elleriyle yanında, elçisi olan baykuşun ayağına bağlarken saatlerdir çalan ud, durdu. Baykuş havalanıp kanatlarını sadece birkaç kez çırptı ve sanılanın çok aksi bir yöne, kızın arkasına yöneldiğinde Irja da onunla beraber döndü. Önce sarı saçları gördü, ardından hemen onların çevrelediği okyanus mavisi gözleri ve fazlasıyla tanıdık gelen suratın tamamını. Baykuşun hemen üzerine indiği omuzlarının ardında sonsuzluğu fark etti. Irja, Şair'ini gördü, René de Sauveterre'i. Dudaklarından dökülen kelimeye engel olamadı. "Sen..."
Irja Järvinen
Irja Järvinen

Vazife : VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz