Sanctuary
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tılsım dersi

Aşağa gitmek

tılsım dersi Empty tılsım dersi

Mesaj tarafından Irja Järvinen C.tesi Ağus. 30, 2014 6:04 pm




irja järvinen &
Irja Järvinen
Irja Järvinen

Vazife : VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

tılsım dersi Empty Geri: tılsım dersi

Mesaj tarafından Irja Järvinen C.tesi Ağus. 30, 2014 6:05 pm




Bu bir Sahte Anı Tılsımı Bayan Järvinen, anılarınıza zarar vermeyeceğim lütfen korkmayın. Yalnızca benle en korkunç, en hüzünlü ve en mutlu anınızı paylaşmanızı sağlayacağım. Lütfen sakinleşin ve anılarınızı düşünmeye başlayın.

Görkemle zamanın beraber harmanlandığının kanıtı olan, kızın mükemmel olması gereken notlarına gölge düşürmemek adına katıldığı derse ait kapılar yavaşça açılırken içerisi görünmeyecek kadar karanlıktı. Irja, okyanus mavisi gözlerini karanlığa daha çabuk alışması için kırpıştırdı. Aslında bunun sadece az önceki krem rengi koridordan çıktığından ve kendi varlığıyla alevlenen meşalelerden dolayı yarardan çok zarar olacağını bildiğinden aptalcaydı. Kendisinden beklenmeyecek kadar aptalca hem de. Bu düşüncesiyle içinin titrediğini hissetti. Irja'nın mükemmel yerine sadece bir aptal olması ne kadar da korkunçtu oysa; şu an içinde bulunduğu ortamdan bile daha da ürkütücü. İstemese dahi aristokrat gibi yetiştirilip o kuralların da benimsetildiği birkaç insandan biriydi. Kendisi mükemmel olmalıydı, çevresi de ve yaptığı her hareket de öyle, asıl sorun değilse ne olacağıydı genellikle. O zaman daha çok çalıştırılması sağlanır ve o yanlış hareket en üst düzeye getirilene kadar çalışılırdı. Bu Jaska ile yaptığı karanlık sanatlar olabilirdi, Matias'ın üzerinde gerçekleştirdiği deneyler de ya da en basitinden vaktini Jayden ile nasıl harcadığı. Fark etmiyordu. Eğer ortaya konulan davranışlar ona uyuyor ve yeterince de iyilerse karışılmıyordu. Şu anki dersinde yine en iyisini yapana kadar çabalayacağı hırsını ona veren de oydu, ne yapması gerektiğini bilmese de. Dolayısıyla gözlerini hafif kısıp önündeki iki sandalyeye odaklandı şu anlık. Birinde profesör oturuyordu, başı eğikti, normalde alnına tutam tutam dökülen saçları bu sefer sadece derslikteki belli belirsiz, o ağır kokuyu taşıyan rüzgarla oynaşıyordu. Hala genç diyebileceği adama yaklaşırken rugan ayakkabılarının çıkarttığı sesi dinledi. Yanıbaşına geldiğinde ise işaret ettiği meşe sandalyeye zarif bir hareketle -ancak olabildiğince de saygı barındıran- yerleşti. Öne doğru hafifçe eğilip bir eliyle sandalyenin bir kenarından destek alırken kızın gözleri, en az kendisininkiler kadar mavi olan o çift göze takılı kaldı. Yutkundu. Adamın sesini duyduğunda ve önüne konan tılsıma baktığında huzursuzluk kelimesini iliklerine kadar hissetti. Anılarım olmaz, lütfen. Oysa çok gecikmişti.

Kilise havası veren camlardan içeriye taşınan taze ot kokusu hissedilebilecek bir yoğunlukta, Irja ise bunun güzelliğini fark edecek bir yaşa yeni adımını atmışken olmuştu her şey. Taş duvarların arasında birinin hareket ettiğini duyup önemsememiş ve o an çok önemli saydığı kitabına geri dönme uğraşı vermişti. Oryantal desenlerle bezeli bordo yatak örtüsünün hemen üzerinde uzanıyor, açık renkli tenine tamamiyle zıt renkli yatağın üzerinde bir ay gibi parlıyordu. Oysa gece vakti bile değildi. Kitabın sayfaları devam etse de o ne okuduğundan birhaberdardı. Duvarların arasında duyduğu ses yaklaşıyordu, kızın kalp atışları yükselirken. Kapı çok hafif gıcırdayarak açıldığında bakışları hemencicik oraya doğru çevirildi. Ah, Louis! Pek sevgili Fransız, evlatlık kuzeni. Bugün ne istiyordu; konuşmak mı yoksa sadece çocukça oyunlarını devam ettirmek mi? Hoş, Irja son seferinde ondan sadece dört yaş büyük oğlana bakıp onun acaba kendisiyle vakit geçirmeyi görev olarak gördüğü için mi yaptığını sorgulamıştı. Her anısını, her şeyini bilmesine rağmen Irja, neden Louis'i yadırgamamıştı? O gün odasına teşrif eden on sekiz yaşındaki çocukla arasındaki bağ neden bu kadar güçlüydü? Yavaşça yanına sokulduğunda, elini kızın beline ve dudaklarını da dudaklarına bastırdığında ise neden Irja ondan tiksinircesine uzaklaşmış ve sadece bu hareketini bile birine söylemekle tehdit etmişti; bilmiyordu. Bildiği tek şey ise oğlanın yeterince çevik olup genç kızı bacağından yakalamasının hayatında hissettiği en büyük korku olduğuydu. Louis, hayır.
Irja'nın şanslı çıkıp da oğlanın, kızın çığlığına birinin geleceğini bilecek zekaya sahip olmasıydı  onu tamamiyle kurtaran. Louis'i o günden sonra da yadırgamamıştı oysa. Neden mi; çünkü hiçbir nedeni yoktu. Herkesin hata yaptığı bir devirde yaşıyoruz demişti.

Bir yağmur damlası düştü şakağına, yavaşça yüz hatlarını keşfe çıktı bir sevgiliymişçesine ve bu küçük macerasını tamamlayamadan eridi gitti. Genç kız bedenini zarifçe oturduğu banktan kaldırdı ve akşamüstü, parka, yanına gelen ikinci kişiye yöneldi. Hala daha bir çocuk olduğu gerekçesi içinde bulunduğu park sadece birkaç bank, ağaçlara bağlı salıncak ve kendisinin kitap okuma köşesi olarak adlandırdığı bir dinlenme alanından ibaretti. Gözleri kendisine doğru gelen kişiyi ayırt edince değil de kim olduğunu fark edince içini bir korku kapladı. Yine yanlış giden şey neydi? Kendisinin aksine sarışın olan adam, sıkılmasına yetiyordu. Kendisine fiziksel olarak benzemese dahi hayat tarzı olarak o kadar çok benziyordu ki; Matias'a da kişiliğini bahşetmişti yıllar önce. Babası, varlığını hissettiren adımlarla kendisine doğru yaklaşırken gözlerindeki ifadeyi okudu. Irja, karşılaştığı öfkenin kendisine olduğunu sanıp yanakları pembeleşti, üzerine iyice bir çeki düzen verdi; oysa bu tamamiyle yanlıştı. Genç adam önüne ulaştığında kemikli ellerinden birini kızın yanağında gezdirdi. "O öldü, Irja. Elimden geleni yaptığımı biliyorsun." Kimden bahsettiğini anlaması uzun sürmemişken babasının nekromansiyle arasının yeterince olmadığını öğrendiği için sinirlendiğini fark etti. Erkek kardeşi, öldürülen fakat aynı zamanda ölmesine de izin verilemeyen erkek kardeşi çok uzun bir süre boyunca yarı yarıya yaşaması yeterince kötü değilmiş gibi bir de tamamiyle gittiğini öğrenmek... Neden Matias yaşamıştı da erkek kardeşi ölmüştü? Genç kızın üzerini bir sis tabakası gibi hüzün kapladı. Nefesi, denizin canlanışı oldu. Bu olamazdı, olmamalıydı; ama olmuştu.

Kar yağıyordu. Karı, tüm ıslaklığıyla önce bedeninde ardından da karşısındaki oğlanın üzerinde hissedebiliyordu Irja. Yıllardır her daim yanında olmasına rağmen bir o kadar da uzak olan, sürekli bir şeyleri itiraf etme isteğini yaratan oğlan. Jayden. Rüzgardan dolayı kız, yüzüne gelen açık kahverengi birkaç tutam saçı geriye atıp bakışlarını onun üzerinde gezdirdiğinde tekrardan keşfetti o harikulade yüz hatlarını. Sanki özenle oyulup hayata geçirilen bir Yunan heykeliydi. Çıkık elmacık kemiklerinden tutun kağıdı andıran pürüzsüz tenine, oradan da şu an kendisine bakan gözlerine kadar Irja onun için onlarca sıfat bulabilirdi aslında; eğer bu kadar utangaç olmasaydı belki. Aşık mıydı ona, yıllardır çocukluk arkadaşı bildiği kişiye? Onda mutluluğu gördüğü doğruydu, hemen omuzlarının arkasında yer alan sonsuzluğa bakabildiği. Onda kendisini gördüğü de doğruydu; ya da Jayden'ın, Irja'daki en ince tele dokunma kabiliyetine sahip olduğu. Sadece birkaç dakika için dikkati o an tüm olam bitenden kopup da oğlana karşı hislerine yoğunlaştığı için kendisini suçlu sayabilirdi. Jane'e ihanet etmiş sayılıyor muydu acaba? Daha az önce kız kardeşi hakkında konuşuyorlardı, oğlanın en zayıf anlarından birini paylaşıyordı ve şimdi ise her şey değişmişti. Sadece kendisi için de değil üstelik. Önce Jayden'ın kendisinden uzun olması sebebiyle çok hafif eğildiğini fark etti, ardından vişne rengi dudaklarında hissettiği sıcaklığı. Genç kızın gözleri kapandı ve yerini tamamiyle duygu seline bıraktı. Çenesinde hissettiği o latif eli fark ettiğinde utanmadan kendi elini oğlanın göğsüne koydu, aynı nazikliğe cevap vererek. Kalp atışlarını hissetti avcunun içinde. Mutluydu Irja o an, evet. Hem de hiç olmadığı kadar.

Irja Järvinen
Irja Järvinen

Vazife : VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz